Asıl ismi “Hind” olan Hz. Ümmü Seleme, Mahzumoğulları kabilesinden Ümeyye b. Muğîre’nin kızı idi. Kocası Abdullah b. Abdü’l-Esed, İslamiyeti kabul etmesinden dolayı müşriklerin eza ve cefasına maruz kalınca, Habeşistan’a hicret etmişti. Birçok Kureyşlinin Müslüman olduğu şayiası üzerine Mekke’ye dönmüş, ancak haberin asılsız olduğunu öğrenince, bin bir güçlükle bu sefer Medine’ye göç etmişti. Habeş ülkesine her iki hicrette de, Hz. Ümmü Seleme, kocasıyla birlikte bulunmuştu. Kocasının Uhud Harbi’nde yaralanması sonucu Hicret’in 4. yılının Cemaziyelahir ayı sonuna doğru vefat etmesiyle birlikte, dört çocuğuyla Hz. Ümmü Seleme dul kalmıştı. Ahidleşmek İstemeleri Hz. Ümmü…
Read MoreKategori: Siyer-i Nebi
Hz. Aişe ve Evliliği
Peygamberimiz Hz. Aişe 9 yaşındayken yani o bir çocukken onunla evlenmedi. Bu konuyu peygamber düşmanları sürekli istismar vesilesi yapılıyor. Böyle bir şeyin olması, Hz. Peygambere bir çocukla evlenmiş (sübyancı) muamelesi yapılması hiç hoş değil, hem de doğru değil. Dr. İhsan Eliaçık bu konuda Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle yazdığı yazı da şunları anlatıyor; “Peygamberimiz Hz. Aişe ile 18-19 yaşında evlenmiştir. Daha sübyan (akil baliğ olmamış çocuk) bir kız ile evlenme diye bir şey asla söz konusu değil. Çünkü Araplar kızları diri diri toprağa gömen bir toplum olduklarından, yeni doğan kızların yaşlarını…
Read MoreKâbe’nin Yeniden İmârı ve Peygamberimizin Hakemliği
Kâinatın Efendisi 35 yaşında idi. Bu sırada Kureyş kabilesi, Kâbe duvarlarını yıkıp, yeniden tamir kararını verdi. Zira, yıllardan beri yağan yağmur ve neticede meydana gelen seller, yapı itibarıyla pek sağlam olmayan bu mâbedi oldukça yıpratmıştı. Çatısız bulunması sebebiyle de, yağan yağmurlar temeline kadar tesir etmiş ve binayı adeta harab bir hale getirmişti. Son olarak gelen büyük bir sel, Kâbe’yi bütün bütün sarsmış ve duvarlarını çatlatmıştı. Bu durum Mekkelilerde bir korku ve telâş uyandırmıştı. Bu arada, bir hadise daha oldu: Kadının biri Harem’de ateş yaktı. Ateşin korundan sıçrayan kıvılcımlar, Kâbe’nin örtüsünü…
Read MorePeygamberimizin Hz. Hatice ile Evlenmesi
Hz. Hatice, Kâinatın Efendisini çocukluğundan beri tanıyordu. Ticaret mallarının başında Şam’a göndermesi ise, onu daha da yakından tanımasına vesile olmuştu. Dul olan Hz. Hatice o sırada, Kureyş kadınları arasında soy sop, şeref ve zenginlik bakımından en üstün mevkiye sahip bulunuyordu. Aynı zamanda, Cenab-ı Hak, Cemîl ismiyle, pek az kadına nasip olacak bir güzelliği de kendisine ihsan etmişti. O âna kadar, kabilesinden birçok kimse evlenmek için kapısını çalmış ise de, o bunların hiçbirini kabul etmemişti.[1]Adeta, evlenmeyi düşünmüyor gibiydi. Ne var ki kader şimdi karşısına bambaşka bir şahsiyet çıkarmıştı: Ruhundaki güzellikler yüzüne…
Read MorePeygamberimizin Şam’a İkinci Gidişi
Mekke halkının meşguliyetleri başında ticaret geliyordu. Ebû Tâlib de bir müddet ticaretle uğraştı. Ancak kıtlık kuraklık yıllarının başgöstermesi, kabile savaşlarının birbirini takip etmesi ve aile efradının fazla oluşu gibi sebepler yüzünden ticaret yapabilecek malî kuvveti pek kalmamıştı. Bu yüzden, Efendimizi de yanına alarak yaptığı Suriye seyahatinden sonra bir daha ticaret kervanlarına katılma imkânını elde edemedi. Mekke’nin içinde bazı işler yapmakla geçinip gidiyordu. Mekke’de Nebiyy-i Ekrem Efendimizin akrabalarından zengin bir dul kadın vardı: Hatice binti Hüveylid… O, servetiyle ticaret kervanlarına ortak oluyordu. Peygamber Efendimiz, yirmi beş yaşında bulunduğu sırada, Kureyş yine…
Read MorePeygamberimizin Cahiliye Devri Kötülüklerinden Uzak Kalışı
Ebû Tâlib, bütün bu olup bitenlerden sonra nur yüzlü yeğeni Peygamberimizden adeta ayrılmaz bir parça haline gelmişti. Kendisinde gittikçe kuvvet peydâ eden kanaat şuydu: “Bu yeğenim, ileride büyük ve mühim bir şahsiyet olacaktır!” Bu sebeple, Peygamberimiz üzerinde himâyesini son derece dikkatli ve şuurlu bir şekilde sürdürüyor, adeta bir dediğini iki etmiyordu. Artık Peygamberimiz de ruhu ve dış görünüşü ile eşsiz bir genç olmuştu. Kalp ve ruhundaki eşsiz fazilet ve güzellikler, suretini de fevkalâde güzel şekillendirmişti: Ortadan uzun boylu, siyah dalgalı saçlıydı. Açık ve yüksek alınlı, kalın siyah kaşlıydı. Kaşları birbirine…
Read MorePeygamberimizin, Amcasıyla Şam’a Gidişi
Kâinatın Efendisi on iki yaşına girmişti. Akranları arasında artık farklı beden ve simaya sahipti. Siması etrafa pırıl pırıl nurlar saçıyordu. Gönlü huzur doluydu. Onu yanında barındıran Ebû Tâlib ise, o sırada büyük bir geçim sıkıntısı içinde idi. Bunun için, ticaretle uğraşmaya kendisini mecbur hissetmekteydi. Bu maksatla da Kureyş’in o sene tertiplediği ticaret kervanına katılarak Şam’a gitmeyi kararlaştırdı. Yol hazırlıkları yapılıyordu. Yapılan hazırlıklar Efendimizin gözleri önünde cereyan ediyordu. Haliyle, çok sevdiği amcası, kendisinden bir müddet ayrılacaktı. Ama o buna nasıl tahammül edebilirdi? Yıllar önce de hem muhterem babasını, hem de aziz…
Read More