Mekkenin Fethi Hz. Peygamber, ordusuyla 13 Ramazan 8’de (4 Ocak 630) şehirden [Medine’den] çıktı. (…) Resûl-i Ekrem’in Mekke’ye hangi tarihte girdiği konusunda farklı rivayetler bulunmakla birlikte fethin 20 Ramazan 8’de (11 Ocak 630) gerçekleştiği genel olarak kabul edilmektedir (Vâkıdî, II, 829; İbn Sa’d, II, 105; Halife b. Hayyât, s. 53). Mekkenin fethi, Müslümanların Kureyşlilerin elinde bulunan Mekke’yi 11 Ocak 630 senesinde alması ile gerçekleşmiştir. Mekke şehri Hz Muhammed’in dünyaya geldiği, çocukluğunu ve gençliği geçirdiği, Nübüvvet kitabının baştan sona indirildiği, Hz Adem döneminden itibaren tevhid inancına merkez olmuş ve en önemlisi…
Read MoreYıl: 2017
Aziz Mahmud Hüdâi Hazretleri
Hüdâyi Hazretlerinin lâhîlerinin birinde: Ceddim ü pîrim sultan / Sen’sin yâ Rasûlâllâh diyerek Efendimiz (s.a.v.) soyundan geldiğini kendisi de ifâde eder. Mâneviyat Rehberi Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri Koçhisar’da doğmuş, çocukluğu Sivrihisar’da geçmiştir. O, bir asra yakın ömür sürmüş ve sekiz pâdişah devrini idrâk etmiş bir gönül sultânıdır. Asrında, gerek eserleri, gerekse sohbet, irşad, vaaz ve nasihatleri ile ümmet için bir feyiz kaynağı olmuştur. İlim, tasavvuf ve edebiyat sahalarında parlak bir hüviyete sahip bulunan Hüdâyî Hazretleri, mâneviyat rehberleri arasında müstesnâ bir mevkii hâizdir. O, kuruluş yıllarında Şeyh Edebali Hazretleri’nin yapmış olduğu…
Read MoreSelam ve Selamlaşmak
Selâm; esma-i hüsnadan, Allah’ın güzel isimlerinden biri olup, ayıptan, kusurdan, eksiklikten, fani olmaktan ve zevalden salim olan; kurtuluş ve esenlik kaynağı olan ve isteyenleri selâmete ulaştıran demektir. Kadı İyaz, selâmın muhafaza manâsına geldiğini, “Es-Selâmü aleyke” nin “Allah’ın muhafaza ve koruması senin üzerine olsun” demek olduğunu, selam verilen kimse için “Allah, yâr ve yardımcın olsun” makamında bir dua olduğunu söylemiştir. Selâm; bir kimseye rastlanıldığı , yanına varıldığı veya yanından ayrılındığı zaman ona iyilik, sıhhat ve afiyet dilemektir. Selâm, bir mü’minde bulunması gereken tevazuun ızhar edilmesidir. Selâm; mü’minlerin birbiriyle kaynaşmasını ve ülfetini…
Read MoreAbbas bin Ubâde (r.a.)
Hicret’ten önceydi… Peygamberimiz, İslamiyet’i yayması ve oradaki Müslümanlara öğretmesi için sahabilerden Mus’ab bin Umeyr’i (r.a.) Medine’ye göndermişti. Hz. Mus’ab iyi konuşan, meselesini insanları kırmadan rahatça anlatabilen bir kabiliyete sahipti. Zaten Resûlullah onu bunun için böyle mühim bir vazifeye göndermişti. Gerçekten de Hz. Mus’ab bu vazifeyi en güzel şekilde ifa etti. Peygamberliğin 13. yılında 73’ü erkek 2’si kadın 75 kişiyle Akabe’ye geldi. Peygamberimizle buluştu. İşte Peygamberimize biat etmek üzere gelen bu 75 kişiden biri de Abbas bin Ubâde idi (r.a.). Hz. Abbas’ın çok tesirli hitabeti vardı. Burada çok güzel bir konuşma…
Read MoreÇocuklar İçin Hikayelerle Esma’ül Hüsna : El-Aziz
EL-AZİZ:İzzet,azamet,şeref ve onur sahibi Büyük bir çiftlik sahibi olan Harun Bey çok zengindi. Ve parasıyla her şeyi yapabileceğini sanan biriydi. Bir gün evinde çalışan yardımcısından kahve istedi. Hizmetçi kahveyi getirdi. Ama Harun Bey kahveden bir yudum aldı ve hizmetçinin üzerine tükürdü. Yine bağırmaya başladı. -Bu nasıl kahve böyle! Buna şeker koymadın mı sen? -Ama efendim… -Sen kim olduğunu zannediyorsun ki bana cevap verebiliyorsun! diye haykırdı. Evdeki yardımcısını çağırdı. -Halil Efendi! Halil Efendi çabuk buraya gel!” dedi. Halil Efendi yanına geldi. -Buyurun efendim? -Bu hizmetçiyi ahıra kilitle de bana cevap vermek…
Read MoreÇocuklar için hikayelerle Esma’ül Hüsna : El-Halik
EL-HALIK (Yaratıcı) Erdem bütün gün ailesiyle birlikte kırda yaptıkları piknikteydi. Kırda rengarenk çiçekler, çeşit çeşit böcek ve kuşlar, kokusunu her yere yayan bir sürü de ıhlamur ağacı vardı. Erdem kelebekleri kovalayıp gördüğü bütün çiçekleri koparırken bal arıları da Erdem’i kovalıyordu. Hatta bal arılarından biri iğnesini Erdem’e soktu. Erdem ağlayarak ailesinin yanına geldi. Canı yanmıştı. Bal arısından nefret ettiğini söyleyince babası ona bal arısının görevlerini anlattı. -Oğlum öyle düşünmemelisin. Bal arısının ne kadar çalışkan olduğunu bilmiyorsun. Bal arıları peteklerini doldurabilmek için çiçeklerden bal özü toplamak zorundadır. Bu çok yorucu bir iştir.…
Read MoreÇocuklar İçin Hikayelerle Esma’ül Hüsna: El-Kahhar
EL-KAHHAR: Her şeye hakim El-Kahhâr – القهّار (Kahreden-Mahveden): Allah düşmanları şiddetli bir şekilde kahrederek, zalimleri yerle bir eden Kahhâr’dır. El-Kahhâr: Tek yenilmeyen her şeye galip gelen, güç sahibi, bütün her şeye her istediğini yapacak güçte galip ve hâkim olan anlamına gelir. El-Kahhâr: Kudretin karşısında bütün her şeyi aciz bırakandır. Her şey onun hükmüne itaat ettirebilen bir galibiyet ve hakimiyet sahibi olandır. Düşmanları da kahru perişan bir duruma getirendir. El-Kahhâr: Her dilediğini yapacak güçte olan O’dur. Herşeye galip gelen tek hakimiyet sahibidir. “O, kullarının üstünde mutlak hâkimiyet sahibidir. O, hüküm ve…
Read More