Hz. Hatice, Kâinatın Efendisini çocukluğundan beri tanıyordu. Ticaret mallarının başında Şam’a göndermesi ise, onu daha da yakından tanımasına vesile olmuştu. Dul olan Hz. Hatice o sırada, Kureyş kadınları arasında soy sop, şeref ve zenginlik bakımından en üstün mevkiye sahip bulunuyordu. Aynı zamanda, Cenab-ı Hak, Cemîl ismiyle, pek az kadına nasip olacak bir güzelliği de kendisine ihsan etmişti. O âna kadar, kabilesinden birçok kimse evlenmek için kapısını çalmış ise de, o bunların hiçbirini kabul etmemişti.[1]Adeta, evlenmeyi düşünmüyor gibiydi. Ne var ki kader şimdi karşısına bambaşka bir şahsiyet çıkarmıştı: Ruhundaki güzellikler yüzüne…
Read More