Mekke ufuklarını aydınlatan hidayet nuru kalp ve gönüllere yansıyınca, en büyük insanlık olan İslamiyet’in şifa bahşeden berrak menbaına her geçen gün birkaç kişi daha yanaşıyor, o âb-ı hayata dalarak yudumluyor, ruhlarını paslandıran cehalet ve zulüm kirlerinden kurtularak gerçek ferah ve refaha kavuşuyorlardı. İnsanlık o sıralar o kadar zavallılaşmış ve gülünç bir hâle düşmüştü ki, görünüşte “insan” libasını giyinmişlerse de gerçekte hayvanları dahi iğrendirecek hareketlerde bulunuyor, her türlü aşağılıkları irtikap ediyorlardı. İşte onların bir kısmını şirkin ürkütücü pençesinden alıp İslamiyet’in munis ve şefkatli sinesine, merhametli kucağına teslim eden Yüce Resûl, insanlığın…
Read More